Diğer Haberler Son Dakika 

VEDA HACCI VE HUTBESİ

       Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Medine’ye hicret ettikten sonra bir defa haccetmiştir. Bu hacca, Müslümanlarla vedalaşma yapıldığı için, “Veda haccı!” denmiştir. Bu hac, aynı zamanda Peygamberimiz’in, umreler hariç, ömründe yaptığı ilk ve son hacdır.

       Hac ibadeti, Mekke’nin fethinden sonra, hicretin dokuzuncu yılında farz kılınmıştır. Farz kılındığı yıl, zilkade ayının 25’inci günü, 40 bin kişilik bir kafile ile öğle namazından sonra Medine’den hareket edildi. Kesilmek üzere 100 kurbanlık deveyi de yanlarında götürdüler. On gün süren yolculuktan sonra, zilhicce ayının dördüncü günü Mekke’ye vardılar. Yemen’den ve diğer beldelerden hac yapmak üzere gelenlerin de katılmasıyla, hacca katılan Müslümanların sayısı 124 bini aştı.

       Hz. Peygamber, zilhicce ayının sekizinci gün, yani terviye günü, Mina’ya; dokuzuncu gün, yani arefe günü, Arafat’a gittiler. Arafat vadisinin ortasında, öğleden sonra, Kusva adındaki devesinin üstünde, Veda Hutbes’ini okumaya başladı.

       Veda haccı sırasında, Maide suresinin 3’üncü ayeti kerimesi nazil oldu: “Murdar hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilmiş, boğulmuş, vurularak öldürülmüş, yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanarak öldürülmüş hayvanlarla (henüz canı çıkmadan yetişip kestiklerinizin dışında) yırtıcıların yediği hayvanlar, dikili taşlar önünde (sunaklarda) boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyla paylaşmanız size haram kılındı. Çünkü bunlar doğru yoldan sapmaktır. Bugün, kâfirler dininiz hakkında ümitlerini yitirmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim. Kim açlıktan bunalıp çaresiz kalırsa, günah sınırına varmaksızın yiyebilir. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”

       Peygamber Efendimiz, bu ayet-i kerimeyi ashab-ı kirama okuyunca, Hz. Ebu Bekir ağlamaya başladı. Neden ağladığı sorulunca; “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim” ayet-i kerimesi, Rasulüllah’ın vefatının yakın olduğuna delalet ediyor. Onun için ağlıyorum” buyurdu.

       Hz. Rasulüllah, Mekke’de 10 gün kalıp, Veda hacını yaptı; veda tavafını yaparak, Mekke’den ayrıldı. Veda hacından sonra, ashab-ı kiram, geldikleri yerlere döndüler ve Rasulüllah’ın bildirdiği ve emrettiği şeyleri oralarda anlattılar.

        Hz. Peygamber, Veda haccı sırasında Arafat, Mina ve Akabe gibi yerlerde ashaba hitap etmiş; kısa ve veciz bir şekilde tavsiyelerde bulunmuştur. Veda hutbelerinde bütün insanlara yönelik evrensel mesajlar olduğu gibi, kul haklarını ilgilendiren konular da ele alınmıştır. Hutbelerde, Allah’ın affetmeyeceği iki günahtan biri olan kul hakkına büyük önem verilmesi dikkat çekicidir. Can ve mal dokunulmazlığı, cahiliye âdetlerinden olan faizin ve kan davalarının kaldırılması, suçun şahsiliği, karı-koca arasındaki haklar ve sorumluluklar, çocuğun babasından başkasına nispet edilmemesine de dikkat çekilmiştir. Müslüman kardeşliği, Müslümanların birbiriyle savaşmaması, emanetlerin sahiplerine iade edilmesi gibi doğrudan kul hakkını ilgilendiren hususlar; kendisinin son peygamber olması, ümmetine miras olarak Allah’ın kitabını ve sünnetini bırakması gibi temel esaslara vurgu yapmıştır.  Hz. Peygamber, önce Allah’a hamd ve senada bulunmuş ondan sonra insanlara hitap etmiştir.

       Güvenilir kaynaklardaki rivayetlerden derlenen Veda hutbeleri metni ana hatlarıyla şöyledir: Hz. Peygamber Allah’a hamd ve senadan sonra şöyle buyurdu:

       “Ey insanlar! Bilmiyorum, belki de bugünden sonra burada sizinle bir daha buluşamayacağım. Allah’ın rahmeti bugün sözümü işitip onu iyice kavrayanların üzerine olsun! Benim bu sözlerimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunandan daha iyi anlar ve itaat eder.

       Ey insanlar! Biliniz ki rabbiniz birdir, atanız da birdir. Bütün insanlar Âdem’den gelmiş, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir.

       Biliniz ki bu şehriniz Mekke, bugününüz arefe ve bu ayınız zilhicce nasıl mukaddes ve dokunulmaz ise mallarınız ve canlarınız da aynı şekilde dokunulmazdır. Cahiliye devrindeki her türlü faiz kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat anaparanız sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın. Kaldırdığım ilk faiz amcam Abbas’ın faizidir. Cahiliye devrinin kan davaları da kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası akrabalarımdan Abdülmuttalip’in torunu Rebia’nın kan davasıdır.

       Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız, iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları, geleneklere uygun biçimde yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır. Kadınlar hususunda Allah’tan korkun ve onlara en iyi şekilde davranın.

       Ashabım! Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden saltanat ve nüfuz kurma ümidini ebediyen kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım şeyler dışında küçük gördüğünüz şeylerde şeytana uyarsanız, bu da onu sevindirir ve cesaret verir. Sözümü iyi dinleyin ve belleyin. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Bir Müslümanın malı, rızası olmadan diğer bir Müslümana helâl olmaz. Sakın zulmetmeyin.

       Herkes ancak kendi işlediği suçtan sorumludur. Baba oğlunun, oğul da babasının suçundan sorumlu tutulamaz. Allah her vârisin mirastan payını tayin etmiştir. Artık bir vârisi, diğer mirasçıları mahrum edecek şekilde vasiyette bulunulması helâl değildir. Çocuklar babalarından başkasına nispet edilemez.

       Ödünç alınan şeyler sahibine geri verilmelidir. Yararlanılmak üzere alınan şeyler de sahiplerine iade edilmelidir. Borçlar ödenmelidir. Birinin borcunu üstlenen kefil de o borcu ödemelidir. Kimin yanında bir emanet varsa, onu sahibine iade etsin. Rabbiniz olan Allah’tan sakının, O’na kulluk edin. Beş vakit namazınızı kılın. Ramazan ayında oruç tutun, hac ibadetini yerine getirin, mallarınızın zekâtını gönül hoşluğuyla verin. Yöneticilerinize Allah’ın Kitabına uydukları sürece itaat edin ve böylece rabbinizin cennetine girin. Benden sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın. Benden sonra peygamber gelmeyecektir.

       Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kuran ile peygamberinin sünnetidir.

       “Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar. O zaman ne diyeceksiniz?” deyince, ashab-ı kiram, “Allah’ın risaletini tebliğ ettin, görevini yaptın, bize nasihatte bulundun diye şahitlik ederiz” dediler. Bunun üzerine Rasulüllah şehadet parmağını semaya doğru kaldırdı, sonra da insanlara doğru çevirip indirerek, “Şahit ol ya rab, şahit ol ya rab, şahit ol ya rab!” dedi.

       (Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi, TDV Hazreti Muhammed)

       Hazırlayan: Bahtiyar Budak-Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler